Plasentanın, rahmi (Uterus) meydana getiren düz kas tabakaya derin yerleşmesi “Plasenta Akreata) olarak adlandırılır. Görülme sıklığı farklı serilerde 530-2500 doğumda bir olarak verilmektedir. En önemli risk faktörü geçirilmiş uterin cerrahi (myomektomi, sezaryen ile doğum) ve uterus içine yapılan müdahalelerdir (Histeroskopik cerrahi, küretaj, endometrial ablasyon, elle halas). Önceki gebelikte plasenta previa ve akreata hikayesini de riski arttıran faktörler içine almak gereklidir. Geçirilmiş uterin cerrahi operasyonlar içinde en bilineni sezaryen ile gerçekleşen doğumlardır. Sezaryenle doğum sayısı arttıkça ve aralarındaki süre kısaldıkça plasenta akreata sıklığı artmaktadır.
Plasentanın uterusun düz kastan oluşan duvarındaki derine yerleşme derecesine göre plasenta akreata, inkreata ve perkreata olarak sınıflandırılabilir. Plasenta perkreata’da uterusun karın boşluğuna bakan yüzüne kadar ulaşması nedeni ile komşu organ (kalın barsak ve özellikle mesane) ve uterusun her 2 yanındaki bağ doku ve damardan zengin bölgeye (Parametrium) uzanma ve bu organlarla ilgili ciddi komplikasyonlara neden olma riski yüksektir.
Plasenta akreata genellikle yapılan ultrasonografi incelemelerinde saptanır. Kanama dışında genellikle bulgu vermez. İlk 3 ayda yapılan ultrasonografi değerlendirmesinde eski sezaryen yerine veya yakınına yerleşen gebelik kesesi varlığında plasenta akreata ile ilerleyen gebelik haftalarında karşılaşılma riski göz önünde tutulmalıdır. Sezaryen skar gebeliği olarak adlandırdığımız bu durum eğer gebelik ilerlerse plasenta akreata’ya evrilebilir.
Plasenta akreata tanısı:
Plasenta akreata ultrasonografi ile tespit edilir. Ultrasonda plasenta ile rahim duvarı arasındaki sınırın kaybolması, plasenta içinde anormal kan damarları ve kan gölcüklerinin izlenmesi, uterus duvarı ile plasenta arasında anormal kaotik kan damarlarının oluşumu, uterus duvarının incelmesi, plasentanın bazen komşu organlara invazyonu (Nüfuz etmesi, özellikle mesane) gibi bulgular izlenebilir. Özellikle plasentanın arka ve yan duvara yerleştiği durumda MR görüntülemesi tanıda yardımcıdır.
Plasenta akreata varlığında doğumun planlı olarak geç preterm (34-37. gebelik haftası arasında) anne ve yenidoğan için yoğun bakım olanakları olan, kan ve kan ürünlerine ulaşımın kolay olduğu, tecrübeli cerrahi ekibin 7 gün 24 saat müdahale edebildiği bir sağlık kurumunda gerçekleştirilmesi gereklidir. Plasenta akreata vakalarında genellikle sezaryenle doğumu takiben plasentanın çıkarılması için efor sarfedilmeden rahmin plasenta ile beraber cerrahi olarak çıkarılması klasik yaklaşımdır. Bazı seçilmiş vakalarda, tecrübeli cerrahi ekibin varlığında uterusun korunması veya organ koruyucu cerrahi yaklaşım söz konusu olabilir. Ancak organ koruyucu cerrahi kararı her hastanın kendi özel koşullarında hekim tarafından verilmelidir. Organ koruyucu cerrahi için aday olduğu düşünülen bir gebede, sezaryenle doğum gerçekleştirildikten sonra operasyonun ilerleyişi ve o anki koşullara göre rahimin plasenta ile beraber çıkarılmasına karar verilebilir. Plasenta akreata tanısı alan gebelerin, sezaryen ile doğum sırasında kan kaybı miktarının yüksek olabileceği bilinerek doğum ve cerrahi sonrası dönemde kan -kan ürünü transfüzyonu (nakli) için gerekli hazırlıklar yapılmalıdır.
Plasenta akreata prognozu:
Plasenta akreata tedavisi ile çoğu kadın sağlıklı bir şekilde doğum yapabilir. Ancak, plasenta akreata ciddi bir durumdur ve anne ve bebek (Özellikle doğumun erken gerçekleştirilmesi gerektiği durumlarda) için risk oluşturabilir. Plasenta akreata tanısı alan tüm kadınlar, bir doğum uzmanı tarafından yakından takip edilmelidir.
Plasenta akreata ile ilgili sorularınız:
Plasenta akreata hakkında herhangi bir sorunuz varsa, lütfen doktorunuza veya başka bir sağlık uzmanına danışmaktan çekinmeyin.
Not: Bu metin konu hakkında bilgi edinmeniz için hazırlanmıştır. Tıbbi tavsiye olarak değerlendirilmemelidir. Herhangi bir tıbbi durum için daima konunun uzmanına danışmanız önemlidir.
Daha Geniş Bilgi için,
コメント